-
1 ara
ara skaşla göz \arasında ( fig) im Handumdrehen [o Nu]\arada bir ab und zu, hin und wiederbu \arada in der Zwischenzeit\aran birkaç yıl geçti es liegen einige Jahre dazwischen\ara vermeden pausenlos, ununterbrochen\ara vermek eine Pause machen, unterbrechen (-e)kısa bir \aradan sonra nach einer kurzen Unterbrechung6) ( ilgi)\araya girmek ( karışmak) intervenieren, sich einmischen; ( uzlaştırmaya çalışmak) vermittelnd eingreifenlaf \aramızda kalsın, ... unter uns gesagt,... -
2 karışmak
vi1) sich mischenbaşkasının işine \karışmak sich in fremde Angelegenheiten mischen2) sich einmischen (-e in); ( araya girmek) einschreiten, intervenierenkarışanı görüşeni olmamak sein eigener Herr seinkarışma! misch dich nicht ein!3) maziye \karışmak der Vergessenheit anheimfallen4) birbirine \karışmak durcheinandergeraten -
3 ara
1. subst Abstand m; Zwischenraum m; Pause f; fig Kluft f; (menschliche) Beziehungen f/pl; Zwischen-, Inter-;ara hattı Demarkationslinie f;ara kapı Durchgang m;ara kararı JUR Zwischenentscheid m;ara mal Zwischenprodukt n;ara renk Nuance f; Schattierung f;ara seçim POL Nachwahl f;ara vermek Arbeit (zeitweilig) unterbrechen (-e A), eine (kleine) Pause machen;arada bir zuweilen, hin und wieder;arada kalmak das Nachsehen haben, leer ausgehen; in eine Affäre verwickelt sein;arada kaynamak unbeachtet bleiben; sich in der Menge verlieren;iki arada bir derede (kalmak) zwischen allen Stühlen (stehen); im Ungewissen (sein);ara(da) sıra(da) von Zeit zu Zeit;aradan üç yıl geçti es sind drei Jahre her;aradan çıkarmak hinter sich bringen;aradan çıkmak sich zurückziehen; erledigt werden;-i aralarına almak aufnehmen (in ihre Gruppe);-in aralarına karışmak geraten zwischen (A); sich gesellen zu;kendi aralarında sie unter sich;-in aralarını açmak ( oder bozmak) (sie miteinander) entzweien;-in aralarını bulmak v/t versöhnen;aramız (ara nız, araları) unsere (eure, ihre) Beziehungen;aramız açık (oder bozuk) unser Verhältnis ist kühl;aramız açıldı die Entfernung zwischen uns ist größer geworden; fig wir haben uns überworfen;aramız düzeldi wir haben uns versöhnt;-le arası hoş olmamak auf dem Kriegsfuß stehen mit;A ile B’nin arasını açmak einen Keil zwischen A und B schieben;A ile B’nin arasını bulmak zwischen A und B vermitteln;-i araya koymak jemanden zum Vermittler machen; jemanden als Werkzeug benutzenmasayla dolabın arasında zwischen dem Tisch und dem Schrank (stehen usw);masayla dolabın arasından zwischen dem Tisch und dem Schrank hervor/hindurch (kommen usw);aranızda doktor var mı? ist unter Ihnen ein Arzt?;iş arasında während der Arbeit
См. также в других словарях:
araya girmek — 1) iki kişinin arasındaki bir işe karışmak 2) iki kişiyi uzlaştırmaya çalışmak 3) bir iş yapılırken ona engel olacak başka bir şey çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
devreye girmek — ilgilenmek, karışmak, araya girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
araya soğukluk girmek — dostluk bağı gevşemek Hiç cevap vermedi, ağlamaya başladı ama aramıza soğukluk girdi. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
gerdeğe girmek — gelinle damat düğün gecesi bir araya gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
karışmak — e 1) İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı. H. R. Gürpınar 2) Düzensiz, dağınık olmak Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sokuşmak — e 1) Dar bir yere sokulmak 2) Usulcacık araya girmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
müdahale etmek — karışmak, araya girmek, el atmak Katiyen, müzakereye müdahale etmeyeceğimi ve hiçbir söz söylemek niyetinde olmadığımı ... bildirdim. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
lafını kesmek — birinin sözünü bitirmesine fırsat vermeden araya girmek Vedia yine feylesofun lafını kesti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAVASSUT — Ara bulma için araya girmek. Aracılık. Vasıtalık. * İyi ile kötü arasında mu tedil olanını almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük